Çocuk ve Kadın Sağlığı

Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi ve Eczacılık Fakültesi Sağlık Kongresi düzenledi. Fakültelerin ortak kongresinde Cumhuriyet’in 100. Yılında Çocuk ve Kadın Sağlığı farklı boyutlarıyla ele alındı.

Altınbaş Üniversitesi’nin 100. Yıl etkinlikleri kapsamında Dr. Yankı Yazgan, Prof. Dr. Oya Gökmen, Prof. Dr. Canan Seren gibi uzman akademisyen ve doktorların katıldığı kongrenin açılışını Üniversite’nin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Argun Karacabey yaptı. Prof. Dr. Karacabey, bir yıla yayılan sürede kitap yayınından, bilim ve sanata kadar pek çok önemli etkinlik düzenlediklerini kaydetti. Bu kapsamdaki sağlık kongresinin de Atatürk’ün önemli gördüğü iki temayı, Cumhuriyeti ve modern toplumu emanet ettiği çocuklar ile onları yetiştirecek kadınların sağlığını, gündeme getirerek farkındalık oluşturmayı amaçladığını dile getirdi.

Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Tunç Fışgın, 100 yılda Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlık alanında gerçek bir başarı hikayesi oluşturduğuna değindi. 
 
Özellikle çocuk ve kadın sağlığının ve bu konuda atılacak adımların geleceğin inşasında da büyük önem taşıdığına işaret etti.

“Cumhuriyet, çocuk sağlığı açısından bir başarı öyküsüdür”

19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Seren, kongredeki sunumunda Türkiye’de çocuk sağlığında 100 yılda nereden nereye gelindiğini anlattı. TBMM’nin çıkardığı 3. Kanunla, Sağlık Bakanlığı’nın kurulduğu bilgisini vererek, nüfusun yaklaşık 13.5 milyon olduğu bir dönemde, bebek ölüm hızının 1923’de 250/1000 olduğunun tahmin edildiğini söyledi. Ancak bazı toplumsal araştırmalarda doğan her iki bebekten birinin iki yıl içinde kaybedildiğini de kaydetti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin çocuk sağlığında gerçek bir başarı hikayesi oluşturduğuna değinen Prof. Dr. Seren, “İlk pediatri kliniği, İstanbul Kadırga Kadın Doğum Kliniği’nde 10 yatakla açıldı. 1928’de ilk özel pediatri eğitimi İstanbul Üniversitesi tıp Fakültesi Hastanesi’nde başladı. İzmir’de ülkemizin ilk çocuk hastanesi olan İzmir Behçet Uz Çocuk Hastanesi 150 yatakla açıldı. 1930’da Türk Pediatri Kurumu 
 
“Pediatristler Konseyi” adı ile açıldı” ifadeleriyle süreci anlattı.
 
“Araştırma- Geliştirme gelecek 100 yılın da konusu olmalı”

Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Başak Adaklı Aksoy, araştırma geliştirme çalışmalarının önemine değindi. Aksoy, Ar-Ge çalışmalarına gelecek 100 yılda daha fazla kaynak aktarılması gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye’de pediyatrik kemoterapi ve onkolojinin bütün bir branş olarak ele alındığına işaret eden Dr. Aksoy, “Esas sorunumuz sayıca hala az olmamız. Ayrıca sadece hekim grubunun yeterli olması da yetmiyor. Çünkü biz hastanın tanısını koyup tedavisini düzenlesek de ideal modelde uzmanlaşmış farklı dallara da ihtiyaç var. Kuvvetli bir hemşire ekibi, ilaç tedavisinin nasıl, ne zaman yapılacağına ışık tutabilen farmakologlar, çocuk hastaların bir eğitim hayatı olduğu da unutulmayarak eğitimci öğretmen kadrosu ve psikologlar, yaşam alanlarını nasıl düzenlenmesi gerektiği belirleyen sosyal hizmet uzmanları olmalı. Bu modelin bütün vatan sathına yayılması, spesifik olarak en çok görülen çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinde önemli yol kat edilmesini sağlar” diye konuştu.

“7 Milyar dolarlık (USD) daha ihracat yapılmalı”
 
Uzun yıllar Türk ve İtalyan ilaç sektöründe üst düzey yöneticilik yapan Dr. İsmail Yormaz ise Türk ilaç sektörünün 100 yılını değerlendirdi. Türkiye’de Aralık 2022 itibariyle faaliyet gösteren yaklaşık 855 kuruluş, uluslararası standartlarda üretim yapan 103 ilaç ve radyofarmasötik üretim tesisi ile 13 hammadde üretim tesisi bulunduğu bilgisini verdi. Dr. İsmail Yormaz, 16 binden fazla ürünle yaklaşık 185 ülkeye ihracat gerçekleştirildiğini dile getirdi.

Dr. İsmail Yormaz’a göre yıllık enflasyon göz önünde bulundurulduğunda aslında istenen hedefe henüz ulaşılamadı. Yormaz, “Devletin 4 Eylül 2022 tarihli ve 31943 sayılı Resmî Gazete’de (Mükerrer) yayımlanan Orta Vadeli Program’da (2023 -2025) küresel rekabet gücünün artırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması için ihtiyaç duyulan aşı, ilaç, tıbbi cihaz, tanı kiti ve yapay zekâ tabanlı sağlık teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik projelerin desteklenmesi kararı önemli bir adım” diye konuştu.

Yormaz, ilacın 2023 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında da stratejik öneminin teyit edildiğini hatırlatarak, “Türkiye’nin gerçek potansiyelini yakalaması için yaklaşık 7 milyar dolarlık daha ihracat yapması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı. Bunun da ancak uzuna vadeli AR-Ge çalışmalarıyla mümkün olabileceğini vurgulayan Dr. Yormaz, Türk yatırımcısının biraz sabırsız olduğunu, hemen sonuç almak istediklerini kaydetti.