Türkiye’nin Gizli Potansiyeli: Yarı Değerli Doğal Taşlar
Altınbaş Üniversitesinde düzenlenen konferansta konuşan Yarı Değerli Doğal Taş Uzmanı Volkan Yaşar Berber, bilinçli ve kapsamlı bir madencilikle Türkiye’nin yıllık 1 milyar dolar ham yarı değerli taş geliri elde edebileceğini söyledi.
Yarı Değerli Doğal Taş Uzmanı ve Koleksiyoner Volkan Yaşar Berber, Altınbaş Üniversitesinde düzenlenen “Kıymetli Taş Dünyasında Türkiye'nin Önemi ve Yeri” başlıklı konferansa katıldı. Volkan Yaşar Berber’e göre, Türkiye yıllık 1 milyar dolar ham yarı değerli taş geliri elde edebilir.
Gayrettepe Yerleşkesi 100. Yıl Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinlikte, Türkiye'nin yarı değerli taş sektörü üzerindeki önemi ve potansiyeli detaylı bir şekilde ele alındı.
Volkan Yaşar Berber, Türkiye’nin zengin jeolojik yapısının yarı değerli taşlar açısından sunduğu fırsatları ve bu sektörün ülke ekonomisine olan katkılarını vurguladı. Ayrıca, yarı değerli taşların çıkarıldığı ocakların bulunduğu bölgeler ve bu taşların ekonomik değeri hakkında kapsamlı bilgiler paylaştı. Katılımcılar da sektördeki durum ve gelecekteki potansiyeller hakkında değerli bilgiler edinme fırsatı buldular.
Türkiye’nin, maden zenginliğinde olduğu kadar yarı değerli taş bakımından da zengin bir jeolojik özelliğe sahip olduğunu aktaran Volkan Yaşar Berber, yarı değerli taş sektörünün Türkiye’nin kalkınmasında çok önemli bir konumda olması gerekirken yeterli ilgiyi bulamadığını aktardı.
Yarı değerli taş sektörüne eğilimin yeterli olmadığına dikkat çeken Berber, yine de sektörün mevcut sektörler içerisinde en fazla getirisi olanların başında geldiğini vurguladı. Berber, “Bu bağlamda ülkenin dört tarafında çeşitli ocaklar işletilmektedir. Özellikle çeşitli il ve bölgelerdeki ocaklardan çıkarılan yarı değerli taşlar bulunduğu yere göre konumlandırılmış ve adlandırılmıştır. Binlerce kişi bu sayede geçimini kazanarak ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadır.” dedi.
Türkiye’nin yarı değerli taş yataklarına sahip ülkeler arasında olunduğuna fakat en düşük geliri elde edenlerden de biri olduğuna da dikkat çeken Berber, sektöre gerekli yatırım ve ilgi sonrası 1 milyar dolarlık bir gelirin olabileceğinin altını çizdi. Berber, Türkiye ekonomisi için önemli olabilecek sektör değerlendirmesine şöyle devam etti:
“İngiltere’den Ural Dağları’na, Avrupa kıtası ve İran’dan Fas’a, Ortadoğu ve Kuzey Afrika göz önüne alındığında, zengin yarı değerli taş yatakları Türkiye’de de bulunmaktadır. Yıllık yaklaşık 50 milyar dolarlık global ham yarı değerli taş ticaretinde dünya üzerinde en zengin yarı değerli taş yataklarına sahip 25-30 ülke arasında en düşük geliri elde eden ülkelerdendir. Bilinçli ve geniş çaplı bir yarı değerli taş madenciliğinin yapılması durumunda, ülkemizin yıllık yaklaşık 1 milyar dolarlık ham yarı değerli taş geliri elde etmesi oldukça muhtemeldir. Kuyumculuk sektöründe son zamanlarda sıkça ele alınan satış stratejileri kavramı, mevcut örnekler ele alındığında üzerine düşülmesi gereken başlıca konu haline gelmiştir. Türkiye’nin jeolojik zenginliği göz önüne alındığında yarı değerli taşların varlığına yönelik yeterli potansiyel olduğu bilinmektedir.”
Konuya verilen önemin arttırılması anlamında da tavsiyelerini dile getiren Berber “Özellikle bu alandaki araştırmaların artırılması ve yatırım kaynaklarının geliştirilmesi gerekmektedir.” dedi. Berber konuşmasını şu tavsiyelerle sürdürdü:
“Konu hakkında sektör ve üniversitelerde yeterli AR-GE çalışmaları yapılmalıdır. Özellikle bu alandaki araştırmaların artırılması ve yatırım kaynaklarının geliştirilmesi gerekmektedir. Akademik çalışmalar artırılmalı, konuyla ilgili panel, sempozyum ve çalıştaylar düzenlenmelidir. Bu programların sonrasında raporlar paylaşılmalı ve sektör bilinçlendirilmelidir. Ayrıca yurtdışı fuarlar takip edilmeli, örnek olan çalışmalar fuarlara taşınmalıdır. Değerli ve yarı değerli taşların satışı ve pazarlanması konusunda yeni yaklaşım ve stratejiler takip edilmeli ve belirlenmelidir. Bu alanda yüklü sermayelere gerek olduğundan sermayeleri güçlü işletmeler sektöre yönlendirilmelidir. Buna yönelik çalışacak olan firmalar, bulunduğu mevcut durumu izlemeli ve konumuna göre adımlar atmalıdır. Örneğin işletmenin mali durumu, üretim olanakları, istihdam yapısı, teknolojik gelişmelere uygunluk gibi konulara titizlikle dikkat edilmelidir. Bu sayede güncel teknikler kullanılacak, ithalat maliyeti düşerek rekabet gücü artacaktır. Bunun sonucunda yeni pazarlar aranacak, yeni iş kolları geliştirilecek ve yeni ihracat kalemleri oluşturulacaktır. Tüm bunlarla birlikte çağdaş satış stratejilerinin de uygulanmasıyla sektör sürekli güçlenecek ve dünya markası haline gelecektir.”