Sinema eleştirmenliği ve dijital dönüşüm
Altın Küre dahil dünyaca ünlü pek çok sinema festivalinin jüri üyesi olan Doç. Dr. Janet Barış, Altınbaş Üniversitesi İletişim Fakültesinin düzenlediği “Dünyada Sinema ve Film Eleştirmenleri” söyleşinde konuşmacı olarak yer aldı.
Altınbaş Üniversitesi İletişim Fakültesinin düzenlediği “Dünyada Sinema ve Film Eleştirmenleri” söyleşinin konuğu Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Janet Barış’dı. Altın Küre dahil dünyaca ünlü pekçok sinema festivalinin jüri üyesi olan Doç. Dr. Janet Barış, dijital çağda eleştirmenliğin zorluk ve fırsatları birlikte taşıdığına dikkat çekti.
Söyleşinin moderatörlüğünü üstlenen Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sanat Tarihçisi Doç. Dr. Fırat Arapoğlu’nun sorularını yanıtlayan Janet Barış, dijitalleşmenin sinema eleştirmenliğini nasıl değiştirip ve dönüştürdüğünü anlattı. Her şeye rağmen sinema eleştirmenliğinin, sinema sanatına katkı sunmaya devam edeceğini dile getirdi.
Fırat Arapoğlu: Sinema eleştirmenliği nedir? Dijitalleşmenin etkisiyle sinema eleştirmenliği nasıl değişti?
Janet Barış: Sinema eleştirmenliği zamanla çok değişti ve dijitalleşme bu dönüşümde büyük rol oynadı. Örneğin, ben Milliyet Sanat dergisine yazıyorum. Ancak bu dergi dijital platformlarda yayımlanmıyor.
Yazılarımın kimlere ulaştığını tam olarak bilemiyorum. Buna karşın, aynı yazıyı sosyal medyada veya çevrimiçi platformlarda paylaştığımda çok daha geniş bir kitleye erişebiliyorum.
Eskiden Türkiye'de sinema dergileri oldukça yaygındı; Sinema ve Altyazı dergileri vardı, hatta İngiltere menşeli Empire ve Total Film Türkiye'de yerel ekiplerle yayımlanıyordu. Ancak basılı yayınların etkisi giderek azaldı. Şimdi internet var, ama bu da bir “derya deniz.” Bir filmi araştırırken yüzlerce farklı blog yazısı karşınıza çıkabiliyor. Eskiden bir eleştirmenin yazısı, editoryal bir sürecin ardından yayımlanırdı; bu da profesyonellik anlamında bir kalite standardı sağlıyordu. Şimdi ise herkes internet ortamında bir şeyler yazabilir.
Fırat Arapoğlu: Peki, yönetmenler eleştirmenleri takip ediyor mu?
Janet Barış: Kesinlikle ediyorlar. Eskiden dergiler daha etkiliydi, çünkü bir film çıktığında yönetmenler eleştirilerin ne olduğunu merak ederdi. Hâlâ da önemsiyorlar. Ayrıca festivallerdeki eleştirmenlerin etkisi de büyük. Örneğin, Adana Altın Koza Film Festivali'nin ön eleme kurulunda görevliyim. Ana jüriye izletilecek filmleri biz seçiyoruz. Bu ciddi bir sorumluluk. Geçtiğimiz yıl Nuri Bilge Ceylan jüri başkanıydı ve onun izleyeceği filmleri seçmek bizim işimizdi. Bu, eleştirmenlerin festival süreçlerindeki rolünü de gösteriyor.
Fırat Arapoğlu: Sinema eleştirmenliği hâlâ sinema dilini dönüştürebiliyor mu?
Janet Barış: Kesinlikle. Sinema tarihini değiştiren pek çok hareketin temelinde eleştirmenler vardı. Fransız Yeni Dalgası buna bir örnek. 1960'larda Cahiers du Cinéma dergisi etrafında toplanan eleştirmenler, sinema dilini hem yazılarıyla hem de çektikleri filmlerle değiştirdi. Eleştiri, sadece bir filme dair fikir belirtmek değil, aynı zamanda sinema sanatını ileri taşıyan bir alan.
Fırat Arapoğlu: Haftalık mesainizin ne kadarını film izlemeye ayırıyorsunuz?
Janet Barış: Çok büyük bir kısmını. Ayda ortalama 30-40 film izliyorum. Festivallerde bu sayı artıyor. Örneğin, Altın Küre'de Türkiye’den oy kullanan iki eleştirmenden biriyim. 150'den fazla filmi izlemek ve değerlendirmek gerekiyor. Bu süreç, zihinsel olarak da oldukça yorucu.
Fırat Arapoğlu: Festivallerin hiyerarşisi üzerine ne düşünüyorsunuz?
Janet Barış: Sinema festivalleri, sanat dünyasında belli bir yapı içinde ilerliyor. Cannes, Berlin, Venedik gibi büyük festivaller hâlâ prestij açısından önde. Ancak İstanbul Film Festivali, Antalya Altın Portakal ve Adana Altın Koza Film Festivalleri gibi yerel festivaller de uluslararası arenada dikkat çekiyor. Bunlar sadece ödül vermekle kalmıyor, aynı zamanda sinemaya yön veren birer platform haline geliyor.
Özellikle bizim İstanbul Film Festivalimiz, okul işlevi görür. Klasikleri size getirir, insan yetiştirir.