Çatışmaların Sıcak Adresi: Yemen ve Kızıldeniz
Altınbaş Üniversitesi, SANA'A Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Dışişleri Bakanlığı ile düzenlenen "Sorunlu Sularda Gezinmek: Yemen ve Kızıldeniz'deki Çatışmanın Bölgesel Boyutları" panelinde, yaşanan çatışmaların bölgesel ve küresel etkileri ele alındı.
Altınbaş Üniversitesi, SANA'A Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Dışişleri Bakanlığı iş birliğiyle düzenlenen "Sorunlu Sularda Gezinmek: Yemen ve Kızıldeniz'deki Çatışmanın Bölgesel Boyutları" ("Navigating Troubled Waters: The Regional Dimensions of the Conflict in Yemen and the Red Sea") paneli Altınbaş Üniversitesinde gerçekleştirildi. Panelde, bölgede yaşanan çatışmaların bölgesel ve küresel etkileri değerlendirildi.
Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Yemen ve çevresindeki gelişmelerin sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel düzeyde de etkileri olduğunu belirtti. Açılış konuşmasına, Yemen ile dinsel ve tarihsel ortak bağlarımızı hatırlatarak başlayan Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Coğrafyalar ne kadar uzak olsa da bu iki ülkenin hafızaları gönüllerde birbirine çok yakın. Altınbaş Üniversitesi olarak bizim için de Yemen ayrı bir önem taşıyor. 150'den fazla Yemenli öğrencimiz eğitimlerini bu çatının altında sürdürüyorlar. Uluslararasılaşma stratejimiz, yakın bölge ülkelerini, özellikle Orta Doğu ve Afrika'daki ülkelerini kapsıyor. 16 yıl önce üniversitemizin kurulduğu günden bugüne, Yemen eğitim kurumlarıyla çok yakın bağlarımız oldu.” diye konuştu.
Üniversitenin çok sayıda Yemenli mezunu olduğunu aktaran Prof. Dr. Erhan, “Yurtdışı gezilerimizde mezunlarımızla karşılaştığımızda büyük gurur duyuyoruz. Üniversitemizden mezun olan birçok öğrencimiz, bugün prestijli kamu ve özel sektör işletmelerinde çalışıyor. Bu da bizim için büyük mutluluk kaynağı.” dedi.
Mezunlar ile İlişkiler ve Uluslararasılaşma Daire Başkanlığının organize ettiği panelin moderatörlüğünü, Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tolga Demiryol gerçekleştirdi. Panelin konuşmacıları ise Türkiye’nin Yemen Büyükelçisi Mustafa Pulat, SANA Stratejik Araştırmalar Merkezi, İş birliği ve Politikalar Direktörü Osamah Al-Rawhani, SANA Stratejik Araştırmalar Merkezi Kıdemli Araştırmacısı Maysaa Shuja Al-Deenü ve Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü’nden Dr. Enes Tuzgen’di.
Büyükelçi Mustafa Pulat, Yemen'in Türkiye'nin gündemindeki hassasiyetine değinerek, “Mevcut durum hepimizi derinden üzse de Yemen halkının bu zorlukların üstesinden geleceğine olan inancımız sarsılmaz. Türkiye, Yemen'e sadece politik ve ekonomik olarak değil, aynı zamanda akademik olarak da güçlü bir destekçi. Yemen'in mevcut durumuna nasıl ulaştığını ve barış yolunda önünde hangi zorlukların olduğunu iyi anlamak gerek.” diye konuştu. Türkiye’nin Yemen krizini en başından beri çok yakından takip ettiğini dile getiren Büyükelçi Pulat, “Türkiye'nin temel yaklaşımı, Yemen'e barış getirmek için uluslararası ve bölgesel çabaları desteklemektir. Bu bağlamda, çeşitli taraflarla temas halindeyiz.” diye konuştu.
SANA Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden Osamah Al-Rawhani, dünyanın dört bir yanındaki farklı kurumlarla iş birliği halinde Yemen'de neler olup bittiğine dair bir bağlam ve gerçeklik sunmak istediklerini belirtti. 2014’te kurulan Merkezin, Yemen'deki geçiş süreci, siyasi, ekonomi, su ve çevre gibi çeşitli alanlarda kapsamlı araştırmalar yaptığını anlattı. Bu araştırmaların hem yerel hem de uluslararası ortakların iş birliğiyle yürütüldüğünü ve belgelenen veri ve analizlerin, Yemen'deki mevcut durumu anlamak ve gelecekteki planlamalar için sağlam bir temel oluşturduğunu söyledi. Osamah Al-Rawhani, Yemen ve Türkiye’nin, farklı dönemlerde siyasi ve sosyal açıdan uzun bir geçmişe sahip olduklarını belirterek, “Türkiye'nin Yemen'deki çatışmalara yaklaşımı çok önemli. Çatışmalardan her iki ülkenin de çıkarları büyük ölçüde etkilendi.” dedi.
Krizin dünya ekonomisini de derinden etkilediğine değinen Osamah Al-Rawhani, “Çatışmalar deniz yolu nakliyatını büyük oranda değiştirdi. Kızıldeniz üzerinden geçen ticaret rotasının, güvenlik nedenleriyle kullanılamaması, dünya tedarik zincirinde ciddi bir kesintiye neden oldu. Enerji piyasaları olumsuz etkilendi. Dünya petrolünün yaklaşık %1'i buradan geçiyor. Konteyner fiyatları, 200% ila 400% arasında arttı. Bu sadece fiyatları değil, sigorta ücretlerini de etkiledi. Yemen'de neler olup bittiğiyle ilgilenmeyen çok fazla insan var. Oysa sigorta ücretlerinin artmaya devam etmesi bile ileride büyük bir kriz yaratacak.” diyerek konunun ekonomik boyutuna dikkat çekti.
Al-Rahwani ayrıca, ülkede kalıcı bir barış ortamının sağlanması için öncelikle Yemen'deki çatışmaların sona erdirilmesi ve kapsamlı bir barış anlaşmasının yapılmasının şart olduğunu ifade etti. Al-Rawhani, “Barış, yerel, bölgesel ve uluslararası aktörlerin katılımını gerektirir. Ülkenin nasıl yeniden inşa edileceği ve kurumların nasıl tekrar yapılandırılacağı konusuna gelirsek, bu oldukça karmaşık bir süreçtir.” dedi.
Yeniden yapılanma sürecinde, uluslararası topluluk ve kalkınma kuruluşlarının desteğine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Al-Rahwani, “Bu kuruluşların sağlayacağı teknik ve mali yardımlar, Yemen'in sürdürülebilir bir şekilde yeniden inşa edilmesine katkıda bulunabilir. Bununla birlikte, yerel halkın ve sivil toplum kuruluşlarının da sürece aktif katılımı sağlanmalıdır.” dedi. Al-Rahwani son olarak, “Yeniden yapılanma sürecinde yerel halkın ihtiyaçları ve beklentileri dikkate alınmalı, onların katkılarıyla daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir kalkınma modeli oluşturulmalıdır.” diyerek önerilerini dile getirdi.
SANA Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden Maysaa Shuja Al-Deenü de çatışmaların ana aktörleri, politikaları ve aralarındaki bağlantılar hakkında bilgi verdi. Uluslararası alanda en çok bilinen grup olan Husilerin, ortaya çıktıkları andan itibaren İran ile bağlantılı olduklarına dikkat çeken Maysaa Shuja Al- Deeni, “Aslında politik tecrübeleri olmamalarına rağmen 2004'ten beri sürekli olarak bir savaştan başka bir savaşa geçtiler. Hükümet güçleriyle de savaşıyorlar. Silahlar ve askeri eğitim konusunda İran’ın ağır bir etkisi var. Suudi Arabistan ile aralarındaki ateşkesten sonra daha fazla ekonomileriyle, yatırımcılarla, ihracatla ve savunma ile meşgul olmaya başladılar. Bu, kendimizi güvence altına almamız ve savaşı durdurmamız gerektiği anlamına geliyor. Belki de ateşkesi tartışmanın tam zamanı.” dedi.
Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü’nden Dr. Enes Tuzgen de bölgesel ve küresel aktörlerin rollerine değindiği konuşmasında, Türkiye’nin tutarlılık politikası gereği Yemen’deki askeri krizi sonlandırmak için elinden geleni yaptığını belirtti.