Kan Bağışına Davet

Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tunç Fışgın, kan bağışında farkındalık yaratmak amacıyla kan bağışı yaptı. Prof. Dr. Tunç Fışgın, kadın bağışçı sayısının düşük olduğuna dikkat çekerek, özellikle kadınları kan vermeye davet etti.

Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tunç Fışgın, Türkiye'de her gün 6 ila 8 bin ünite kana ihtiyaç duyulduğunu belirterek, Ramazan’da kan bağışı oranlarının daha da düştüğüne, kan stoklarının azaldığına dikkat çekti.

Prof. Dr. Tunç Fışgın, beraberindeki personellerle birlikte Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Bahçelievler Medical Park Hastanesi’nde kan bağışı yaptı. Prof. Dr. Tunç Fışgın, stokların azalmasının kliniğe yansıdığına değinerek şöyle konuştu:

“Hastaneler hiçbir zaman durmuyor, hastalıklar ve hastaneler ara vermiyor. Sağlık sektörü 7/24 hizmete devam ediyor. Bu noktada hem kan ihtiyacı olan hastalarımızda hem de ameliyata girecek hastalarımızda bazen zorluklar yaşıyoruz. Bu nedenle de biz tekrar günlük kan bağışı sayısını arttırmak ve normal gündelik sayılara ulaşmak için bir farkındalık oluşturmak istiyoruz. Tabii bu noktada eminim hem Kızılay hem de bütün hastanelerin kan merkezleri birtakım önlemler alıyordur. Biz de burada kendi hastanemizde, kan bankamızın çalışma saatlerini arttırarak gece 24.00'e kadar hizmet vermeye başladık. Gönüllüler, bağışçılar gelip kan bağışı yapabiliyorlar.”

Kadınların kan bağışına katılımlarının düşük olduğunun da altını çizen Prof. Dr. Tunç Fışgın, bağışçıların yüzde 80-85’inin erkek, yüzde 15-20’sinin ise kadın olduğu bilgisini verdi. Kadınları bağış yapmaya çağıran Prof. Dr. Tunç Fışgın, şunları söyledi:

“Kadın bağışçılara, kadın vatandaşlara seslenmek istiyorum. Sağlıklı olan 18-65 yaş arasında olan, ilaç kullanmıyorsa, ciddi bir hastalığı yoksa bulunduğu bölgesindeki Kızılayın kan bankalarına, Kızılayın mobil merkezlerine, bulundukları bölgelerdeki hastanelerin transfüzyon merkezlerine, kan bankalarına başvurarak bu bağışı yapabilirler. Eminim herkes bu hassasiyeti gösterecektir. Çünkü hastanelerde tedavi hizmetlerinin devam etmesi için kan vazgeçilmez bir ürün. Elbette ki devlet, hastaneler, kişiler para ile satılan ilaç ve malzemede sıkıntı yaşamıyor, bunlar elde edilebiliyor ama kan ihtiyacımız olduğunda eğer birileri kan bağışlamadıysa o zaman ne yazık ki sorun çözümsüz bir noktaya geliyor. O yüzden bu noktaya dikkat çekmek, bu noktada farkındalık oluşturmak istedik.”

Altınbaş Üniversitesi öğrencileri ve çalışanları ile Bahçelievler Medikalpark Hastanesi’ndeki personelin de kan bağışına destek verdiğini anlatan Fışgın, "Biz de burada hem Altınbaş Üniversitesi’nin öğrencileri hem çalışanları hem Bahçelievler Medikalpark Hastanesi'nin tüm çalışanları olarak günde en az 3-4 kişinin kendi kan bankamıza kan bağışı yapması için kampanya oluşturduk. Ramazan boyunca da inanıyorum ki tüm hastaneler bu tip önlemleri almışlardır.” ifadelerni kullandı.

Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Başak Adaklı Aksoy da kan vermek isteyen gönüllüleri Türk Kızılayı bünyesindeki ya da yetkilendirdiği merkezlere çağırdı; Ramazanda bağışçı sayısının azalmasının sıkıntılarına dikkat çekti:

“Ramazan boyunca kan sıkıntısı yaşamamak adına çalışma şartlarını esnettik ve olabildiğince vatandaşlarımızı desteklemek için iftar sonrası gece 24.00'e kadar sarkan kan bağışı programları yarattık. Oruç olduğu için kan veremeyenler iftar sonrası, hafta içi çalıştığı için kan bağışı yapamayanlar ise hafta sonu kan verebilir. 50 kilonun altında kalan vatandaşlardan ise kan bağışı alamıyoruz.”

Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Başak Adaklı Aksoy, kan bağışı sürecini de anlattı:

"Kan bağışına gelen vericilerimize bir bilgilendirme formu veriyoruz. Geçirmiş olabilecekleri hastalıklarla ilgili sorular soruyoruz. Bu soruların neticesinde bazı bağışçıları hem kendi güvenlikleri hem de alıcılarımızın güvenliği açısından elememiz gerekebiliyor. İnce eleyip sık dokuyoruz ama tamamen hem bağışçının hem alıcının güvenliğini sağlamak için. Bu soruları da cevaplayan bağışçılarımızın ayrıca kanlarını uygunluk açısından test ediyoruz. Kan sayımlarına bakıyoruz, enfeksiyon açısından tarama yapıyoruz, bunlarda herhangi bir sorunla karşılaşmazsak ki çok kısa sürede testleri tamamlıyoruz, vericileri bekletmiyoruz, bu testlerin sonucunda bağışçılarımızdan kan alıyoruz. Kan bağışı yaklaşık 10-12 dakika sürüyor. Hepimiz kan bağışı süresinde bağışçılarımızın yanındayız, onlara destek oluyoruz, hiçbir reaksiyon yaşanmaması için elimizden gelen özeni gösteriyoruz."

Oruçluların kan bağışında bulunmasını önermediklerini aktaran Aksoy, "Kan bağışı için bazı kriterler belirledik ancak Ramazan’da özellikle oruç sırasında kan almaktan çekiniyoruz. Çünkü gün içerisinde su alamayacak bağışçılarımızın iftar sonrasında kan vermelerinin daha uygun olacağını düşünüyoruz. Böylece hem su açısından hem kan şekeri düşmelerine karşı onları korumak açısından iftar sonrası bağışın daha doğru olacağını düşünüyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Altınbaş Üniversitesi Bahçelievler Medical Park Hastanesi’nde tedavi gören 7 yaşındaki lösemi hastasına kan vermek için Eyüpsultan'dan gelen 43 yaşındaki İbrahim Ece de duygularını şu sözlerle paylaştı:

"Bir arkadaşımın vesilesiyle geldim. Mesaj attı, 'Kahramanmaraş'tan 7 yaşındaki çocuk lösemi hastası' dedi. Ben de bunu duyunca vatandaşlık görevi olarak hastaneye geldim, donörlük yaptım ona. Ramazan ayında insanlar oruç tutuyor. Oruç ayında da insanların çok fazla kan vermeye rağbeti olmuyor. Çocuğa yardımcı olabilmek için hastaneye geldik kan verdik. Verebilen herkesin hastanelerde kan vermesini tavsiye ederim. Çünkü zaruri bir durum, insanlar hasta. Onun için bizim bu konuda fazla itidalli olmamız lazım."

Yılda 3-4 kez kan verdiğini anlatan İbrahim Ece, herkesi Türk Kızılayı’nın kan bağışı kampanyalarına destek vermeye ve duyarlı olmaya davet etti. Ece, Ramazanda duyarlılığın daha da artması gerektiğine inandığını dile getirdi.

Tanımadığı bir çocuğun şifa bulması için hastaneye geldiğini sözlerine ekleyen Ece, "Onun mutluluğu çok farklı. Ben çocuğu hiç tanımıyorum. Sadece bir arkadaşımın vesilesiyle buraya geldim. Bir de lösemi hastası, 7 yaşında bir çocuk olunca biraz daha duygusal davranıyor insan. İnşallah ona şifa olur." dedi.