Yabancı Dil Ediniminde Kültür, Edebiyat ve Tarihin Yeri

Altınbaş Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu, yabancı dil edinimini kültür, edebiyat ve tarihle harmanlıyor. 105 farklı ülkeden gelen uluslararası öğrencilerinin hem Türkiye’ye hem de birbirlerine uyumlarını kolaylaştırıyor.

Günümüzün küreselleşen dünyasında çok dillilik ve çok kültürlülük kavramları giderek önem kazanıyor. Altınbaş Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Ömer Rafi Çiçek, dil ediniminin sadece yeni kelimeleri öğrenmekle sınırlı olmadığını, aynı zamanda yeni bir dünya görme fırsatı da sunduğunu dile getiriyor.

Farklı dilleri edinme sürecinin dilin yapısal özelliklerini keşfetmekle başladığını söyleyen Ömer Rafi Çiçek, o dilin konuşulduğu toplumun kültürel zenginliğini anlamayı da içerdiğine değindi. Rafi Çiçek, “Dil ve kültür arasındaki sıkı bağ, toplum değerlerini, normlarını ve tarihini yansıtıyor. Biz de buna dayanarak çok uluslu öğrencilerimizi, çok farklı uluslara mensup konuşmacılarla bir araya getiriyoruz. Onların hem akademik hem de Türkiye’deki tecrübelerini birbirlerine aktarmalarını sağlıyoruz. Hem öğrencilerin kelime dağarcıklarını genişletiyor hem de farklı kültürleri anlama ve saygı duyma becerilerine katkı sağlıyoruz. Başta Türkçe olmak üzere farklı dilleri yabancı dil olarak öğrenen öğrencilere, tarih ve dilin evrimini anlatabiliyoruz. Dil, tarihsel ve kültürel bir bağlam içinde şekillendiği için güçlü bir araç oluyor.” diye konuştu.

Rafi Çiçek, amaçlarının öğrencilerinin çok dillilik ve çok kültürlülük bağlamında daha zengin, daha anlayışlı ve küresel bir bakış açısını yakalamaları olduğunu iletti. “Rafi ve Arkadaşları” adını verdiği bu ders modelinde sınıf içinde farklı kültürlere ait yemekleri de yaptıklarını, tariflerini birbirleriyle paylaştıklarını, şarkılar söylediklerini anlattı. “Öğrencilerimiz kendilerine ait olanı paylaşma ve aktarma konusunda daha hevesli oluyorlar.” dedi. 

İlk derse konuşmacı olarak katılan Jiseon Kang, Boğaziçi Üniversitesi’nde, Yeni Türk Edebiyatı bölümünde doktora öğrencisi. İki yıldır Türkiye’de yaşıyor. Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen bir Koreli. Kendi deneyimlerinden yola çıkarak, edebiyatın, dilin güzelliğini ve derinliğini keşfetmek için önemli bir araç olduğunu söylüyor. Öğrencilere, öğrenmek istedikleri dilde bol bol edebiyat eseri okumalarını tavsiye ediyor.

Jiseon Kang, farklı dillerdeki edebî eserlerin, o dilin duygusal zenginliğini ve estetik niteliklerini ortaya koyduğunu paylaşarak, Altınbaş Üniversitesinin sağladığı bu çok kültürlü ortam sayesinde birçok ülkeden gelen, farklı anadili ve yabancı dili konuşan, kültür çeşitliliği için bireylerle Türkçe edinimi ve Türk kültürü üzerine konuşabilmenin harika bir deneyim olduğunu aktardı.

Jiseon Kang, “Bizler bir dilin birçok alan için köprü veya araç olabileceğine dair hemfikiriz. Bu derste, buna dair yaşam deneyimlerimizi paylaştık. “Rafi ve Arkadaşları” projesiyle farklı ülkelerden gelen öğrencilerin yemeklerinin tadına baktım ve ayrı bir keyif aldım. Ben de Kore’den getirdiğim armağanları kendilerine ilettim. Ben de dünyanın dört bir yanından gelmiş öğrencilere Kore ve Kore kültürünü tanıtmış oldum, bu ortam kültürel zemin hepimizi kucaklıyordu. “Bir dilin kültürel köprüsü olmayı bu sayede başarıyoruz. Öğrencilerimize, Türkçe ile yeni maceralara meydan okuyacakları hayatlarında başarılar diliyorum.” diye konuştu.

Atölyenin ikinci konuğu ise Tsinghua Üniversitesi Bölge Çalışmaları ve Küresel Tarih doktora öğrencisi.

Jia-Yi Zhu, Türkçeyi “Pekin Yabancı Çalışmalar Üniversitesinde öğrendiğine belirterek, “Bu atölye bana mezun olduğum üniversitede Türkçe öğrettiğim günleri hatırlattı. Atölye katılımcılarına Çin’den getirmiş olduğum hediyeleri dağıttım. Bu sayede az da olsa Çin kültürüne, geleneklerine ve yaşamına dair fikir edinilmesini sağladım. Kültürler, gelenekler, yaşam biçimlerimiz birbirimizi çoğaltan, çok sesli hâle getiren unsurlardır. Rafi Hocamızın çok dillilik ve çok kültürlülük zemininde daha zengin, daha anlayışlı ve küresel bir bakış açısına sahip bireyler yetiştirme çabası beni çok etkiledi. ‘ne sınır ne de vatandaşlık, insan insandır’ hissini uyandırdı.” diye konuştu.

Dil edinme atölyesine katılan hazırlık sınıfı Altınbaş Üniversitesi öğrencileri de dil edinimi konusunda yaşadıkları farkındalığı anlattılar.

Eğitim almak üzere Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden gelen Altınbaş Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü lisans öğrencisi Paola İbonji, “Hocalarımız ayrım yapmayan ve farklılıkları kucaklayan insanlar. Bizleri sevgiyle ve özenle yönlendiriyor ve ilham veriyorlar. Rafi Ömer Çiçek Hocamızın başlattığı bu proje de herkes kendini kabul edilmiş ve değerli hissediyor. Bu sayede hem kendi kültürümü hem de başka kültürleri tanıyorum. Bize kendi dil öğrenme maceralarını anlatıyorlar. Onlardan dinlediğim hikâyeler beni cesaretlendiriyor.” diye konuştu.

 

İran’dan eğitim için Türkiye’ye gelen Altınbaş Üniversitesi Fizyoterapi lisans öğrencisi Zohreh Karimi Babadegani de dersle birbirlerinin kültürlerini daha yakından tanıma fırsatı yakaladıkları görüşünü paylaşarak, “Jiseon Kang ve Jai-Yi Zhu kendi Türkçe edinme deneyimlerini paylaştı ve onlar bana ilham verdiler. Daha sonra birbirinden farklı yemekleri tattık ve onlar üzerine konuştuk. Ben Farsça şarkılar söyledim ve unutulmaz anlar yaşadık. Böylece daha güçlü dostluklar kurduk. Kahkahalar kalbimizin derinliklerin geldi.” diye konuştu.

Türkmenistanlı olan Altınbaş Üniversitesi Fizyoterapi lisans öğrencisi Kakamyrat Murzayev da “Rafi Hocamız, bizleri birer birey olarak görüyor. Onun derslerinde arkadaşlarımızla kurduğumuz bağ artırıyor, birbirimizle yardımlaşıyoruz, birbirimizi dinleme fırsatı elde ediyoruz. Bu proje farklı kültürleri keşfetmemizi sağlıyor. Müzikler dinliyoruz, yemekler yiyoruz, konuşuyoruz, çok keyifli ve kaliteli vakit geçiriyoruz. Bu atölye motivasyonumu artırıyor ve daha başarılı olduğumu hissediyorum.” değerlendirmelerini yaptı.