Vitamin ve Mineraller Gerekli Mi?

Bağışıklık sistemi hastalıklarla mücadelede en önemli kalkan. Bu kalkanı güçlendirmede vitamin ve minerallerin yeri ne? Merak edilenleri Altınbaş Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya yanıtladı.

Vücudumuzun hastalıklarla mücadelesinde en önemli kalkanımız olan bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için özellikle kış aylarında vitamin ve mineral kullanımımız artıyor. Altınbaş Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, vitamin ve mineraller hakkında merak edilenleri anlattı.

 

Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, bağışıklık sisteminin bir açma ve kapama sistemi olduğunu belirterek, sistemin vitamin ve minerallerle gereğinden fazla uyarılması halinde diyabet, sarkoidoz, troid ve sedef gibi otoimmün dediğimiz hastalıklara yol açabileceği uyarısını yaptı.

 

Havaların soğumasına bağlı olarak göğüs hastalıklarında da artış gözlemlediklerini dile getiren Prof. Dr. Şevket Özkaya, “Hastalar en çok hangi vitaminleri kullanabileceklerini soruyor. Doğru doz kullanım için hekim tavsiyesi önemli. Vücut bir virüs veya mikrop ile karşılaştığında, bağışıklık sisteminin açma düğmesi devreye girerek spesifik veya non-spesifik olarak virüslerin veya mikropların vücudu hasta etmesini önlemek için karşı atak geliştiriyor. Ancak yeterli uyarı ile bedeni tehlikeden koruduktan sonra düğme kapanmalı. Oysa fazla uyarılması durumunda saldırmaya devam eder ve sağlam dokulara zarar vermeye başlar." değerlendirmelerini yaptı.

 

Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Özkaya'ya göre otoimmün hastalıkların ortaya çıkmasında özellikle pandemi ile aşırı ve gereksiz kullanılan vitamin, mineral ve bağışıklık güçlendirici gıda takviyeleri etkili oldu. Prof. Dr. Özkaya, “Bağışıklık sisteminin kendi dokularına saldırmasıyla otoimmün hastalıklar ortaya çıkar. Buna gereğinden fazla kullanılan vitamin ve mineraller neden olur. Romatizmal ve bağ dokusu hastalıkları, diyabet, sarkoidoz, troid, sedef, vaskülit gibi damarlarımızı tutan ve ölümle sonuçlanabilen birçok hastalık, bu aşırı uyarılmış bağışıklık sisteminin sonucudur." diye konuştu.

Prof. Dr. Özkaya, özellikle COVID 19 salgını sonrası birçok hastalığın alışılanın ötesinde belirti ve bulgu görülmeksizin, aniden ve hiç beklenmedik yaşlarda ortaya çıkmaya başladığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, sigara kullanımı gibi bulgularla doğru orantılı seyreden kanser hastalıklarında artık daha erken yaşta, bulgu ve belirti vermeden tesadüfen saptanan birçok vaka var. Keza genç yaşlarda aniden ortaya çıkan ölümler de biz hekimleri şaşırtıyor. Hastalıkların etik ve kronolojik yapısı değişti. Toplumda bunlara aşıların neden olduğu düşünülüyor ancak şunu akılda tutmak da gerekli. Özelikle COVID 19 salgınından ve hastalanmaktan korkan vatandaşlar, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini düşündüğü ek vitamin, mineral ve gıda takviyelerini gereğinden fazla kullandı. Bu ek vitamin ve mineraller bağışıklık sistemimizin kapatma tuşunu etkiliyor. Hem COVID 19 virüsünün hem de aşırı ve gereksiz kullanılan ek gıda takviyelerinin pandemi öncesi hastalıkların seyrini değiştirdiğini gözlemliyoruz."

Prof. Dr. Şevket Özkaya, normal bir beslenme ile bağışıklık sistemimizi ayakta tutacak vitamin ve minerallerin alındığını vurgulayarak, “Bunları yeterli beslenemeyen küçük çocuklar, son yıllarda sayıları hızla artan katı vejetaryenler, menopoz sonrası kadınlar ile doktorunun önerisi ile gebe kadınlar, ağır hastalıkları olanlar, bağırsaklardan emilim ve sindirim problemi olan hastalar kullanmalı. Onun dışında sağlıklı ve yeterli beslenen vatandaşların ek vitamin ve mineral almalarına gerek yok" diye konuştu

​​