Nükleer Enerji

Günümüz ilgi odaklarından nükleer enerji, Altınbaş Üniversitesi'nde tartışıldı. Nükleer Enerjide Güvenlik ve Sürdürülebilirlik Paneli’ne küresel boyutta çalışmaları olan nükleer enerji uzmanları Dr. Francesco Vicinanza ve Marek Tengler konuk oldu.

Nükleer enerji konusunda yeni teknolojiler ve güvenlik endişeleri, Altınbaş Üniversitesi'nde düzenlenen Nükleer Enerjide Güvenlik ve Sürdürülebilirlik Paneli'nde ele alındı.

Panelde konuşan Altınbaş Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Nuri Uçan, Türkiye'nin küresel “nükleer enerji ailesine" son katılan ülke olduğunu, bununla birlikte Türk bilim dünyasında da tartışılacak yeni konuların gündeme geldiğini belirtti. Uçan, “Bu bağlamda ülke olarak kendimizi konumlandırarak bilimsel katkılarda bulunmak üniversitelerin hedefi olmalı" ifadelerini kullandı.

Panelin moderatörlüğünü yapan Dr. İnanç Atılgan, “İki deneyimli bilim insanı, Çek Cumhuriyeti, Avusturya ve İtalya gibi ülkelerdeki nükleer tecrübeleri aktarıp, Türkiye için olası süreçler hakkında kamuoyunu aydınlatmak üzere ülkemize geldiler" açıklamasında bulundu.

Nükleer enerji uzmanı Dr. Franseczo Vicinanza paneldeki konuşmasında, radyasyon tespit konusunda alınacak önlemler hakkında bilgi verirken, gama radyasyonu, doz miktarı, alfa/beta/gama radyasyon yoğunlukları, spektrum analizi, sıcaklık ve ortam etkilerinin önemine değindi.

Nükleer enerjide atık yönetimi ve sürdürülebilirlik konularının hayati önem taşıdığını belirten Vicinanza, dünyada nükleer santral kurulumunda öne çıkan parametrelere bakıldığında, insan sağlığı açısından en önemli faktörün “Radyoaktivite" olduğunu aktardı. Vicinanza, “Radyasyon ve buna bağlı kirlenme, çevreyi tehdit ettiği için erken tespit ve uyarı sistemlerinin sağlıklı çalışması çok önemli. Bir atomdaki elektronları iyonize etmek veya uzaklaştırmak için yeterli güce sahip olmalı. Özellikle Fukuşima Nükleer Santrali'nde deprem sonrası oluşan tsunami nedeniyle oluşan hatalar, nükleer santrallerde önlemlerin alınmasında önemli bir dönüm noktası oldu"' değerlendirmesini yaptı. Dr. Franseczo Vicinanza, “Radyasyon ve buna bağlı kirlenme, çevreyi tehdit ettiği için erken tespit ve uyarı sistemlerinin sağlıklı çalışması çok önemli" dedi.

Barajlar gibi riskli yapıların inşaat projelerini geliştiren Rizzo Associates Czech'in Yönetim Kurulu Başkanı Mühendis Marek Tengler, iklim krizi, “sıfır emisyon" hedefinin dünyayı temiz enerjiler bulma konusunda zorladığına işaret etti. Marek Tengler, nükleer enerjide kapasite kullanım verimliliğinin yüzde 92.4 olduğuna dikkat çekerek, “Jeotermalden yüzde 74.3, doğalgazdan yüzde 56.6, barajlardan yüzde 41.5, kömürden yüzde 40.2, rüzgar enerjisinden yüzde 35.4 ve güneş enerjisinden ise yüzde 24.9 oranında verimlilik elde ediliyor" dedi. Tengler, buna göre nükleer enerjinin verimlilik açısından açık ara önde olan bir enerji türü olduğunu belirterek, güvenlik kurallarına uyulması ve tedbirlerin doğru alınması şartıyla olası kazaların önüne geçilebileceğini ve bunun hayati önem taşıdığını kaydetti.

Nükleer enerjide yeni teknolojik gelişmelerden de bahseden Marek Tengler, SMRs'nin (Small Medium Reactors) AB tarafından daha uygulanabilir yeni bir sistem olarak tanımlandığını vurguladı. Marek Tengler, bu teknolojinin bir fabrikada üretilip sahaya nakledilmek üzere tasarlandığını ve geleneksel nükleer reaktörlerden daha küçük (30 MWe ila <300 MWe) olduğunun altını çizdi. Söz konusu teknoloji ile kullanılmış yakıt atık üretiminin en aza indirildiğini aktaran Tengler, mevcut sistemlerden çıkan nükleer atığın da bu teknoloji ile yeniden enerjiye dönüştürülebildiğinden bahsetti

Marek Tengler, uzun zamandır nükleer santral sahibi ülkelere göre Türkiye'nin bu yeni teknolojilerin gelişmesi nedeniyle avantajlı bir konumda olduğunu vurguladı. “Eski oyuncular" olarak tanımladığı devletlerin, mevcut tesislerin yenilenmesi, yenilerinin planlanması, çok eski tesislerin devre dışı bırakılması ve atık yönetimi gibi sorunlar ve ek maliyetlerle baş etmek zorunda olduklarına değindi. Türkiye'nin ise nükleer enerjide yenilikçi bir oyuncu olarak en son teknolojik gelişmelere cevap vermeye hazır bir durumda olduğuna işaret eden Tengler, temel enerji kaynağı açısından tüm kazalara karşın nükleer enerjinin hala önemini koruduğunu ve gelecekte de daha da önem kazanacağını belirtti.​