“Temel Mesele Negatif Reel Faiz”

2023 yılını geride bırakmaya sayılı günler kaldı. Altınbaş Üniversitesi’nin deneyimli ekonomistleri Prof. Dr. Işın Çelebi ve Dr. Mahfi Eğilmez, başta gizli fon dolandırıcılığı olmak üzere 2023’e damgasını vuran ekonomik olayları değerlendirdi.

Altınbaş Üniversitesi'nde düzenlenen aylık Ekonomi Söyleşilerinde bir araya gelen Prof. Dr. Işın Çelebi ve Dr. Mahfi Eğilmez, 2023'ün ikinci yarısında ekonomide bir dönüşüm yaşadığını dile getirdi. Enflasyonu indirmek için atılacak adımların kolay olmadığına değinen Çelebi ve Eğilmez, Türkiye'nin temel meselesinin negatif reel faiz olduğuna dikkat çekti.

Prof. Dr. Işın Çelebi, Türkiye'nin döviz kazandırıcı hizmetlerini geliştirmesi gerektiğini belirterek, “Reel faizleri pozitif yaparken Türkiye'nin uluslararası alanda rekabet gücünü arttırıp, ihracatın ithalatı karşılama oranını yüzde 80'in üzerine çıkarmalı. Avrupa Birliği tam üyelik yolu bu anlamda çok önemli bir yol haritası. Maalesef biz o noktadan çok uzaklaştık şu anda. Oysa o yapı, Türkiye'yi rahatlatacak bir yapıdır." değerlendirmesini yaptı. 

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mahfi Eğilmez de reel faizin negatif olduğu ortamlarda, insanların paralarını bankaya yatırdıkları zaman aldıkları faizle elde ettikleri gelirin enflasyon oranında olmadığına işaret etti; “Parasının faize rağmen eridiğini, satın alma gücünün kaybolduğunu gören vatandaş, etkilenmemek için alternatif birtakım yollar arıyor." dedi.

Son zamanların en dikkat çekici olaylarından “gizli fon" gibi faciaların enflasyonist ortamlardan kaynaklandığını anlatan Mahfi Eğilmez, “80'lerde yaşanan banker faciası zamanında da enflasyon yüksekti. O yüzden oldu bu işler. İnsanlar gidecek yer bulamıyorlar ki! O zaman döviz almak bu kadar serbest değildi. Borsa bu kadar gelişmiş değildi. Gayrimenkul piyasası böyle değildi. Araç istesen araç bulamazdınız. Mecburen hepsi bu yollara gitti. Şimdi de gayrimenkule gittiler. Faizin düştüğü yerde borsa yükseldi, otomobil aldılar. Bir kısım da bu tip fonlara gitti. İlginç olanı da toplumun bu yaşadıklarından hiç ders çıkarmaması. Bana sorarsanız sorunun asıl dikkat edilmesi gereken yönü burası, sosyo-psikolojik yönü." görüşlerini dile getirdi.

Tüm bu yaklaşımlarla birlikte net bir şekilde kayıt dışı kazanç ve kara paranın varlığına işaret eden Dr. Mahfi Eğilmez, “İnsanlar bu paralardan kaçmak istiyor. Güzel bir atasözümüz var. 'Haydan gelen huya gider.' Kolay kazanılmış paralar kolay harcanıyor. Kaçarlarken de ona buna bakmıyorlar. Böyle kaptırıyorlar. Bunların yanında hakkıyla kazanıp da kaybeden, mağdur olmuş insanlarımız da var maalesef." diye konuştu. 

PISA 2022 sonuçlarına atıfta bulunan Işın Çelebi, eğitim düzeyini tüm sorunların sebebi olarak gördüğünü dile getirdi. Türkiye'nin PISA notlarının Avrupa ortalamasının altında olduğunu hatırlatan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Çelebi, “Çocuklarımızın okuduğunu anlama oranı 456. Avrupa'nın ortalaması ise matematikte, okumada, yazmada, anlamada, Science'de 480 civarında. 35 ila 40 ülke arasında en arkada geliyoruz. OECD nezdinde 20 yıldır yapılıyor bu araştırma. Hem eğitim düzeyi yükselmiyor hem de bir yandan enflasyon yükseliyor.  İnsanlar iyi eğitim almıyorlar. Lüks hayat da tatlı geliyor.  Sosyal medya ve dijitalleşme teknolojisinin bu anlamdaki etkileri gelecekte çok büyük problemlere yol açacak. Bence bu göstergelerin bu noktada olması, bu tür yolsuzluk meselelerinin de kolay ortaya çıkmasına yol açıyor. Her şey birbiriyle bağlantılı." değerlendirmelerini yaptı.

Dijitalleşmenin savaş sanayisini de geliştirerek bölgesel savaşlara neden olduğunu anlatan Çelebi, “Politikacıların savaş isteklerini karşılıyor. Dünyada demokrasi ne kadar işliyor, tartışma konusu. ABD'de 3 rektör sorguya çekildi ve istifa ettirildi. Bu gibi durumlar, iklim değişikliği ve su sorunları birinci mesele olması gerekirken hiç tartışılmıyor. Oysa ekonomiyi yakından etkiliyor." dedi.

Uluslararası piyasalarda güven anlamına gelen CDS Risk priminin 700'den 323'e gerilemesini olumlu bulduğunu belirten Çelebi, enflasyon ve gelir dağılımı problemininse devam ettiğini vurguladı. Çelebi, 10 milyon emeklinin hala 7.500 TL maaş aldığını hatırlatarak, “Dünyayla rekabet edemez hale geliyoruz. Çin, Hindistan, Güney Kore teknolojiye yatırım yaparken biz inşaata gömdük. Bugün yatırımcı, 'Banka kuracağım, 100 milyon dolar getiriyorum diyebilir mi?'  TL'ye çevrildiğinde enflasyon nedeniyle eridiği için 'Niye yatırım yapayım' diye düşünür" diye konuştu.

Mahfi Eğilmez de gerçek enflasyonun %120, %130 civarında olduğuna dikkat çekerek, “Halbuki ilan edilen enflasyon bunun yarısı kadar. Şu anda %40 olan faizi 60'a getirirsek yeterli mi? Yoksa 120'ye kadar götürmemiz mi lazım? Biz 120'ye gidersek birçok şirket elimizde kalır. Borçlar ona göre, bankaların durumu ona göre yapılanmış." tespitinde bulundu.

Yapılması gerekenin acilen yapısal reformlara ağırlık vermek olduğunu kaydeden Eğilmez, Türkiye'nin bunu geçmişte yapabildiğini hatırlattı. Eğilmez, “Biz bunu 2001'den sonra becerdik. Enflasyon yine %70'lerdeydi. Faiz de yüksekti gerçi ama Türkiye, bu enflasyonu düşürüp büyümeyi de korumayı becerdi. Çünkü attığı adımlar doğruydu. Türkiye o dönem, bankacılık reformu yaptı. Kamu mali disiplinini sağladı. Paradan altı sıfır attı. Avrupa Birliği ile tam yönelik müzakeresine başladı. Bütün bunların yarattığı olumlu beklentiler enflasyonu düşürürken büyümeyi de düşmeden tutabildi. Bunu yapabilirsek biz, ki kolay görünmüyor bu yapısal reformların yapılması, o zaman sorun olmaz." görüşlerini dile getirdi.  

Yatırım yaparak ya da gayrimenkul alarak T.C. vatandaşlığı alınması konusundaki soruları da yanıtlayan Mahfi Eğilmez, “Bu bambaşka bir konu. Yatırım yapmak isteyene, ev almak isteyene çalışma izni ya da 5 yıllık oturma izni verilsin. Ama T.C. vatandaşlığı çok değerlidir. Seçim oluyor, oy kullanacaklar ama dilini bile bilmiyorsun. Belli kriterlerinin olması lazım. Portekiz bile bu şartları ararken biz niye yapmayalım?" değerlendirmesini yaptı.​​

​​