Dünya 2050’de 10 Milyar Nüfusu Nasıl Doyuracak?

2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyar kişiye ulaşacağı, Türkiye nüfusunun ise 105 milyon civarında olacağı tahmin ediliyor. Gıdaya ulaşılabilirlik, gelecekte beklenen riskler Altınbaş Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nde tartışıldı.

Hızlı nüfus artışı karşısında gelecekte yeterli gıdaya ulaşmada sürdürülebilirlik daha da önem kazanacak. Peki Dünya 2050'de 10 Milyar Nüfusu Nasıl Doyuracak? “Sürdürülebilirlik, Gıdanın ve Gastronominin Geleceği" seminerinde bu sorunun yanıtı arandı, alınabilecek önlemler üzerinde duruldu.

Altınbaş Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü'nde “Sürdürülebilirlik, Gıdanın ve Gastronominin Geleceği" Semineri düzenledi. Bölüm Başkanı Doç. Dr. Özge Seçmeler'in moderatörlüğünü yaptığı seminerde, Prof. Dr. Nezih Besim Müftügil, gıdanın sürdürülebilirliğinde önemli tespitlerde bulundu.

Turkish DO&CO'nun danışmanlığını da yapan Prof. Dr. Nezih Besim Müftügil, gıda zincirindeki üretim- tüketim sürecinde çok fazla atığın oluştuğuna dikkat çekti; Birleşmiş Milletler verilerine göre; dünyada üretilen gıdanın 1/3'ünün daha tüketilmeden ziyan olduğuna işaret etti.

Ülkemizde de gıda kayıplarının gıda cinsine göre %25-40 arasında olduğunu belirten Prof. Dr. Nezih Besim Müftügil, “Bu gıda kayıpları ve tarım- hayvancılık faaliyetlerinin yarattığı sera gazı oluşumunun en aza indirilebilmesi için, tüm gıda zinciri sürecinde sürdürülebilirlik yaklaşımına göre önemli değişiklikler yapılmalı. Bu kadar zor ulaştığımız gıdayı korumak için, öncelikle bu kayıpların giderilmesi şart." dedi.

Gastronomi sektörünün ülkemizde hızla geliştiğini söyleyen Prof. Dr. Nezih Besim Müftügil, sektörün günde 22 milyon insana hizmet verebilecek kapasiteye ulaştığını hatırlatarak, “Her yıl %10-15 oranında büyüyen gastronominin yılda 60 milyondan fazla yabancı turisti ağırlayabilme kapasitesi var. Bu kadar büyük bir sektörü besleyen, topraktan sofraya olarak tanımlanan gıda zinciri küresel ısınmadan etkileniyor. Bununla birlikte küresel iklim değişikliğine de sebep olan sera gazı salınımının %25'ine tarımsal faaliyetler neden oluyor. Özellikle, hayvansal üretim sırasında hayvanların geviş getirme sonrasında ağızlarından çıkan metan gazı, dünyadan salınan toplam metan gazının %68'ini oluşturuyor." diye konuştu.

Son 100 yıldaki endüstrileşme sürecinde özellikle gelişmiş ülkelerin enerji üretimi için kullandığı kömür, petrol ürünleri, doğal gaz fosil yakıtların yarattığı çevre kirliliğinin günümüzde yarattığı sıkıntılara değinen Müftügil, küresel ısınmanın gıda üretimdeki verimliliğin azalmasını nasıl etkilediğini anlattı:

“Fosil yakıtların kullanımı atmosferde sera gazlarının oluşumuna neden oluyor. Bu da atmosferde sıcaklığın artmasına neden olurken, insanlığı küresel ısınma gibi yaşamsal bir tehditle karşı karşıya bırakıyor. Yüzey sıcaklığındaki 1.1 C derecelik artış, dünyanın iklim dengesinin bozulmasına yetti. Son yıllarda daha sık tanık olduğumuz kuraklık, susuzluk, orman yangınları, sel ve fırtınalar, canlı türlerinin azalması, gıda üretiminde verim azalması ciddi yaşamsal tehditler olarak karşımıza çıktı."

Bilim insanlarının önlem alınmazsa küresel ısınmanın hızlanarak artacağı yönündeki uyarılarını hatırlatan Müftügil, “Bunun da geri dönüşü mümkün olmayan sıkıntılara neden olacağı aşikar. O nedenle sürdürülebilirlik artık dünya için bir beka sorunu." diyerek gastronomi sektörünün yapması gerekenleri sıraladı:

“Gastronominin topraktan sofraya uzanan yolculuğunun, her aşaması bundan sonra sürdürülebilirlik ilkelerine göre yürütülmeli. Bunun için iki eğilim dikkat çekiyor. Bunlardan birincisi, sağlıklı gıdaya ve özellikle bitkisel esaslı beslemeye yönelmek. Bir diğeri ise gastronomi işletmelerinde atıkların azaltılması ve israfın önlenmesi. Sürdürülebilirliğin şekillendirdiği bu yaklaşımlar sektörde “sürdürülebilir gastronomi" algısının yaygınlaşması ve pekişmesine katkı verecektir."​​

​​