Cumhuriyetimizin 100. Yılında Atamızı Saygı, Minnet ve Özlemle Anıyoruz

Altınbaş Üniversitesi’nde ebediyete intikalinin 85. yılında Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anma töreni düzenledi. Büyük Önderi anma etkinliklerinde “Atatürk’ü Anmak ve Anlamak” konulu bir de panel gerçekleştirildi.

​Altınbaş Üniversitesi akademisyen ve öğrencileri, Mahmutbey, Bakırköy ve Gayrettepe yerleşkelerinde düzenlenen törenlerle, Cumhuriyetimizin 100. yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü andı.

10 Kasım Atatürk'ü anma törenin ardından gerçekleşen “Atatürk'ü Anmak ve Anlamak" konulu panelde konuşan Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Atatürk ilkeleri doğrultusunda kurulmuş bir üniversite olarak, O'nun “En hakiki mürşit ilimdir" sözünü aklımızdan çıkarmıyoruz. Bilime, toplumumuzun önemli bileşenlerinden olan kadına ve sanata verdiği değeri unutmuyoruz" dedi.

 

Prof. Dr. Çağrı Erhan, Atatürk'ün Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmak için çizmiş olduğu istikamette çalışmaya devam ettiklerini ifade etti. Hem Altınbaş Üniversitesi'nin hem de genel olarak Türkiye'nin yükseköğretim sisteminin iyileşmesine ve gelişmesine katkı sağlamaya gayret ettiklerini vurguladı. Erhan sözlerini, “Altınbaş Üniversitesi olarak O'nun izinden ayrılmayacağımıza tarih önünde söz veriyorum" diyerek tamamladı.

 

Doç. Dr. Ufuk Adak'ın moderatörlüğünü üstlendiği panelde, Dr. Öğretim Üyesi Gülhan Seyhun, Dr. Öğretim Üyesi Kenan Özkan ve Dr. Öğretim Üyesi Fırat Arapoğlu kadın, tarih ve sanat konularında Büyük Önder'in anlayışlarına dair sunuşlar gerçekleştirdiler.

 

Dr. Gülhan Seyhun sunuşunda, çağının ötesinde bir lider olarak Atatürk'ün kadına yaklaşımı hakkında bilgi aktardı. Cumhuriyeti, bir kadın devrimi olarak nitelendiren Dr. Seyhun, birbiri ardına yapılan inkılapların aslında kadının toplumdaki varlığını görünür hale getirmek amacıyla yapıldığını; Atatürk'ün 100 yıl önce başlattığı politikaların, günümüzde de hala etkili ve örnek olmaya devam ettiğini dile getirdi.

“Cumhuriyet en çok kadını, Türk kadını da Cumhuriyeti çok sevdi" diyen Dr. Seyhun, Atatürk'e göre cumhuriyetin demokrasi, laiklik, hak ve özgürlüklerle birlikte kadın erkek eşitliği ile anlamlı olduğuna dikkat çekti ve “Adında Cumhuriyet olup kadını görmezden gelen rejimler de var. Ama Atatürk, toplumdaki gelişmenin kadın erkek eşitliğine dayandığını, bunun da ancak var olan cinsiyetçi kadın rollerinin değiştirilmesiyle mümkün olduğunu bilen bir liderdi" diye konuştu.

Dr. Seyhun, 2020 yılı TÜİK verilerine göre 25 yaş ve üstü yaştaki nüfus içinde kadınlarda okur yazar olmayanların oranının %6,5 olduğunu, 6 ve daha üstü yaştaki 35 milyon 427 bin 971 kadın nüfusu içinde de okuma yazma bilmeyen sayısının 1 milyon 652 bin 582 olduğu bilgisini verdi. Pek çok kadının insan olarak hala sahip olduğu hakların farkında olmadığını belirten Seyhun, “Oysa kadın olarak bugün varlığımızı Atatürk'e, Cumhuriyet okullarına ve öğretmenlerine borçluyuz" dedi.

Dr. Kenan Özkan, Atatürk'ün sadece bir asker ve devlet adamı değil, aynı zamanda çağının önemli bir entelektüeli olduğunu ifade etti; Büyük Önder'in kütüphanesindeki 4 bin 289 kitabın, hatırı sayılır bir kısmının tarih kitaplarından oluştuğuna dikkat çekti. Kenan Özkan, “Atatürk, 19 ve 20. Yüzyıl Avrupa'sının entelektüel birikimini şekillendiren, Rousseau, Montesquieu, Diderot ve Voltaire gibi isimleri de okuyor, Osmanlı aydınlarını da takip ediyor. Namık Kemal, Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, Tevfik Fikret'i de okuyor, analiz ediyor" dedi.

Devlet adamı olarak Atatürk'ün tarihe yüklediği misyona da değinen Dr. Kenan Özkan, “Çok uluslu bir imparatorluktan yeni bir ulus devlet yaratma hedefinde. Cumhuriyet'e sahip çıkacak bir milletin oluşumunda ortak tarihin inşasını önemsiyor. Bunun için 15 Nisan 1931'de o zamanki adı Tarihi Tetkik Cemiyeti olan Türk Tarih Kurumu kuruluyor" bilgilerini verdi. Avrupa'da 19. Yüzyılda bilim çevrelerinde ve kitaplarda Türklerin “sarı ırk" mensubu ve medeniyete katkısı olmayan bir millet olarak kabul edildiğine değinen Özkan, “Afet İnan ve Şevket Aziz Kansu öncülüğünde Antropoloji ve Tarih alanında yapılan çalışmalarla bu önyargı kırılmaya çalışıldı" diye konuştu.

Kenan Özkan, Yunanistan'ın “Megali İdea" iddiasına karşı Atatürk'ün bir tez oluşturma isteğinden bahsederek, “Türk Tarih Kurumu tarafından yürütülen arkeolojik kazılarla Eti, Hitit ve Urartu medeniyetlerinin Anadolu'daki varlıkları ispat edildi. Böylece Yunanlılardan da önce Anadolu'nun başka medeniyetlere ev sahipliği yaptığı ortaya kondu. 1935'te de yine Atatürk'ün talimatıyla Ankara Üniversitesi bünyesinde Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi kuruldu" bilgilerini paylaştı.

Dr. Fırat Arapoğlu da Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıldönümünün aynı zamanda O'nun Türk kültürüne ve sanatına verdiği büyük değeri hatırlama günü olduğu değerlendirmesini yaptı; Türkiye'nin modernleşmesi ve çağdaşlaşması yolunda öncü bir rol üstlenen Atatürk'ün, kültür ve sanat alanlarına büyük önem verdiğini hatırlattı.

 

Atatürk'ün sadece bağımsız bir Türkiye'nin kurulmasına liderlik etmekle kalmadığını aynı zamanda Türk milletinin kültürel kimliğini güçlendirmek ve zenginleştirmek için de büyük bir çaba gösterdiğini dile getiren Fırat Arapoğlu, “Atatürk'ün öncülüğünde, Türk sanatı ve kültürü büyük bir canlanma ve dönüşüm yaşadı. Türk resmi, müziği, tiyatrosu ve edebiyatı gibi çeşitli sanat dallarında büyük gelişmeler sağlandı" dedi.

 

Atatürk'ün "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" sözünün Türk sanatının önemini vurgulayan bir ifade olduğuna dikkat çeken Arapoğlu, “Sanatçılara verdiği teşvikler Türk sanatının ulusal ve uluslararası arenada daha fazla tanınmasına katkı sağladı. Türk sanatçıları, Atatürk'ün mirasına saygı göstermeye devam ederek Türk kültürünü uluslararası sahnede temsil etmeye devam ediyor. Atatürk'ün kurduğu eğitim kurumları, sanat okulları ve üniversiteler, Türk gençlerine sanat alanında eğitim alma fırsatı sunuyor" değerlendirmelerini yaptı.  ​

​​​​