Suriye'deki Yeni Dönemin Kodları

Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Ortadoğu Uzmanı Dr. Mehmet Turan Çağlar, Suriye'deki son durumu değerlendirdi.

Suriye’de muhaliflerin Halep, İdlib ve Hama çevresindeki ilerleyişi, sahada beklenmedik sonuçlar doğuruyor. Muhaliflerin hem kuzey hem güneyden çok hızlı bir şekilde Şam’a girmeye başlaması, olası senaryoları da boşa çıkarmış gibi görünüyor. İran ve Rusya’dan beklenen yardımın gelmemesi, Suriye içerisindeki Iraklı milislerin ve Hizbullah’ın güçsüz pozisyonları, muhaliflerin çok kısa sürede zafer kazanmasına ve iktidarı devirmesine yol açtı. Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Ortadoğu Uzmanı Dr. Mehmet Turan Çağlar, askeri açıdan zayıf olan Beşar Esad’a yardım gitmemesi ile Esad’ın daha fazla direnemeyerek Şam’ı terk etmesine yol açtığı değerlendirmesini yaptı. Çatışmaların şiddetlenmeden Beşar Esad iktidarının devrilmesini ise bundan sonraki diplomatik ve siyasi sürecin başlamasına yardımcı olacağını bildirdi. Dr. Mehmet Turan Çağlar, bölgedeki son gelişmeleri değerlendirerek Suriye’nin içinde bulunduğu durumun hem iç hem de bölgesel dengeleri nasıl etkilediğini analiz etti. Tarafların geçmiş çatışmalara bakış açısı, intikam duygusuyla hareket edip etmeyecekleri, farklı gruplar arasındaki siyasi müzakereler ve bölgesel ve uluslararası aktörlerin Suriye’nin geleceğine yönelik tasarrufları, süreci belirleyecek önemli faktörlerin ön plana çıkacağını söyledi.

Ortadoğu Uzmanı Dr. Mehmet Turan Çağlar, sahadaki mevcut durumun kısa vadede daha büyük çaplı bir pazarlık sürecine evrilebileceğini öngördü. “Muhalif gruplar, Halep’teki pozisyonlarını güçlendirerek pazarlık masasında avantajlı bir konuma gelmeye çalışıyor. Ancak bu, Suriye ve müttefiklerinin sert bir karşı saldırısına da neden olabilir,” diyen Çağlar, Türkiye’nin olası göç dalgaları ve YPG’nin güç kazanması gibi durumlara karşı askeri müdahaleyi gündemine alabileceğini vurguladı.

Dr. Mehmet Turan Çağlar’a göre Suriye'deki çatışma dinamikleri kısa vadede yerel düzeyde yeni istikrarsızlıklar doğurabilirken, bölgesel ve küresel dengelerde uzun vadeli etkiler yaratma potansiyeline de sahip.

Muhaliflerin ilerleyişi ve Suriye yönetiminin tepkisi 

Çağlar’a göre muhaliflerin hızlı ilerleyişi, yalnızca karşı saldırı stratejisi değil aynı zamanda Suriye yönetiminin askeri zafiyetlerini de gözler önüne serdi. Halep’in şehir merkezi gibi kritik noktaların kaybedilmesi, Esad yönetimi açısından büyük bir psikolojik darbe olabilir. Ancak Suriye ve Rusya’nın, geçmişte olduğu gibi hava saldırılarına ağırlık vererek muhalifleri geri püskürtme çabalarını yoğunlaştırması bekleniyor. 2015’te Halep’te uygulanan stratejiye benzer şekilde hava saldırılarının ağırlık kazanması muhtemel.

Zamanlamanın önemi 

Bu gelişmelerin zamanlamasını da değinen Çağlar, İran ve İsrail arasında artan gerilimlerin de Suriye’deki olayları etkilediğini belirtti. İran’ın Golan Tepeleri’ne doğru hareketlenmesi ve bölgedeki dikkatini artırması, Suriye’nin kuzeyde daha savunmasız bir pozisyona gelmesine yol açtı. Çağlar, “İdlib’deki durumu fiili bir çözümle kapatmaya çalışan Esad yönetimi, kuzeyde dezavantajlı bir konuma düştü” ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin tavrı ve stratejisi 

Türkiye’nin bölgedeki rolü ve YPG tehdidine karşı duruşu da analizde önemli bir yer tutuyor. Türkiye’nin, muhalif gruplar üzerindeki sınırlı etkisine rağmen, YPG’nin Fırat’ın batısına ilerlemesini engelleme çabaları dikkat çekiyor. Çağlar, bu bağlamda Tel Rıfat’ın stratejik önemine vurgu yaptı: “Türkiye’nin önceliği, YPG’nin güç kazanmasını engellemek. Bu nedenle Türkiye-Suriye Milli Ordusu iş birliği bölgede ön planda.”

Bölgesel ve küresel aktörlerin tutumu 

ABD ve İsrail gibi küresel aktörlerin sahadaki gelişmeleri yakından izlediğini belirten Çağlar, bu ülkelerin pozisyonlarının vekalet savaşı dinamiklerine dayandığını ifade etti. ABD’nin YPG’ye verdiği desteğin süreceğini, İsrail’in ise İran ve Hizbullah’ın dikkatinin kuzeye kaymasından fayda sağlayacağını öngördü. Arap ülkeleri ile normalleşme sürecinin ise Suriye’ye sözlü destekle sınırlı kalabileceğini belirtti.

İran’ın da Suriye’deki etkinliği artıyor

Bu çatışmaların, İran’ın bölgedeki rolünü yeniden gündeme taşıdığını da hatırlatan Dr. Çağlar, “Halep’teki şiddetli çatışmalarda bir İran generalinin öldüğü haberleri, Tahran’ın Suriye’ye yönelik stratejisini daha dikkatli bir şekilde yeniden değerlendirmesine yol açtı. İran’ın Suriye’yi kaybetmek veya gözden çıkarmak gibi bir lüksü yok. Bu nedenle, bölgedeki etkinliğini artırma ve Suriye yönetimine daha fazla yardım sağlama ihtiyacı hissediyor.” dedi.

Halep’te İran’ın varlığı ve yardım stratejisi

Halep çevresinde muhalif gruplarla Suriye ordusu arasında süren çatışmalarda İranlı bir generalin ölümü, İran’ın bölgedeki askeri varlığının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gösterdi. Dr. Çağlar, önümüzdeki günlerde İran’ın Suriye’ye yönelik yardımını artıracağı görüşünde. Bu olası yardımların, askeri destekten insani yardımlara kadar geniş bir kapsamda olabileceği belirtti. Çağlar, “Suriye'deki istikrarsızlığın, sadece İran için değil, bölgedeki tüm aktörler için uzun vadeli sonuçlar doğurabilir.” diye konuştu.