“Çocukların Sosyal ve Duygusal Gelişimini Desteklemek Bir Hak Olmalı”

Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neşe Buket Aksu da “Çocukların sosyal ve duygusal gelişimini desteklemek bir hak olmalı” diyerek çocukların güçlü bir sosyal ve duygusal zeminle yetiştirilmesi gerektiğine değindi.

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, çocukların temel haklarının korunmasının yanı sıra onların sağlıklı sosyal ve duygusal gelişimlerine dikkat çekmek için de kutlanıyor. Dünya genelinde çocuk haklarına dair farkındalık yaratılması, çocukların hak ettikleri sosyal ve duygusal desteklerin artmasını sağlamayı amaçlıyor. Uzmanlar bu desteğin aile, eğitim kurumları ve toplum tarafından birlikte sunulması gerektiğini belirtiyor. Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kıdemli Eğitmen Prof. Dr. Neşe Buket Aksu da “Çocukların sosyal ve duygusal gelişimini desteklemek bir hak olmalı” diyerek çocukların güçlü bir sosyal ve duygusal zeminle yetiştirilmesinin, onların yalnızca bugünü değil, gelecekteki yaşamlarını da olumlu biçimde şekillendireceğini belirtti.

1989 yılında Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ile resmiyet kazanan bugün, çocukların sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal, sosyal ve kültürel gereksinimlerini de kapsayan geniş bir haklar yelpazesine dikkat çekiyor. Prof. Dr. Neşe Buket Aksu, “Sosyal ve duygusal gelişim, çocukların özgüvenli, dayanıklı ve topluma uyum sağlayan bireyler olmaları için temel şarttır. Ayrıca çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerini desteklemek bir insan hakkıdır” dedi.

"Çocukların duygusal olarak sağlıklı bireyler olabilmeleri için desteklenmeleri şart"

Prof. Dr. Buket Aksu eğitim sistemleri ve ailelerin, çocukların bu alanda gelişim göstermeleri için daha fazla kaynak ve zaman ayırmaları gerektiğini hatırlattı. Çocukların hakları arasında yalnızca eğitim almak değil, duygusal olarak sağlıklı bireyler olabilmeleri için destek görmek hakkına da sahip olmalarını istedi. Aksu, "Çocukların kendilerini ifade edebilmeleri, duygusal farkındalık kazanmaları ve sağlıklı ilişkiler kurabilmeleri, yalnızca bireysel gelişimleri için değil, toplumsal uyum için de hayati bir önem taşır. Bu süreçte eğitim müfredatlarına dahil edilen modellerin katkısı büyüktür.” diyerek eğitim sisteminin sorumluluğuna dikkat çekti. 

“Big Five Modeli” ile daha güçlü bireyler 

Prof. Dr. Aksu, Big Five modeli gibi modellerin çocukların merak, içsel motivasyon, sorumluluk ve uyum gibi kişilik özelliklerini desteklediğine değindi. Aksu’ya göre, bu modeller, yalnızca akademik başarıyı değil, aynı zamanda çocukların kendine güvenen, duygusal olarak güçlü bireyler olarak yetişmesini hedefliyor. Her çocuğun farklı potansiyelini keşfetmesini ve geliştirmesini sağlayan bu yaklaşımın, onların geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemesine yardımcı olacağını savunuyor. Aksu, ayrıca eğitim sistemlerinin bu tür kapsamlı araçları benimsemesini daha sağlıklı bireyler ve toplumlar oluşturmanın anahtarı olduğu görüşünde. 

“Toplumun refahı için çocukların gelişim haklarının korunması elzem”

Prof. Dr. Aksu aynı zamanda çocukların gelişimsel haklarının korunmasının toplumun refahı için de elzem olduğunu ifade etti. Ailelerin, eğitimcilerin ve toplumun tüm kesimlerinin bu konuda sorumluluk almalarını zorunlu gören Aksu; “Çocukların bu özelliklerini desteklemek için aileler, onlarla kaliteli zaman geçirmeli, duygusal bağ kurmalı ve onların farklı yeteneklerini keşfetmelerine olanak tanımalıdır. Eğitimciler ise okullarda sosyal beceri eğitimlerine yer vermeli, öğrencilerin birbirleriyle etkileşimini teşvik etmeli ve onların duygusal zekalarını geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmalıdır" dedi.

Prof. Dr. Buket Aksu son olarak çocukların hem bireysel mutluluklarını hem de toplumsal uyumlarının artacak önerilerde bulundu. 

Aileler neler yapabilir? “Duygu paylaşım saatleri düzenleyin”

- Çocukların duygularını tanımlayabilmesi için evde günlük "duygu paylaşım" saatleri düzenlenmeli.

- Çocukların özgüvenlerini artırmak adına karar verme süreçlerine dahil edilmeli (örneğin, hafta sonu aktivitelerini birlikte planlamak).

- Kardeşler ve akranlar arasındaki anlaşmazlıklar, problem çözme becerilerini geliştirmek için bir fırsat olarak değerlendirilip birlikte çözüm aranmalı.

Eğitimciler sistemin en önemli parçası. “Empati gelişimi için hikâye anlattırın”

- Sınıf içi etkinliklerde iş birliğine dayalı grup projelerine daha sık yer verilmeli.

- Her dersin başlangıcında veya sonunda kısa "duygu farkındalık" egzersizleri yapılmalı (örneğin, öğrencilerin o gün kendilerini hangi duygular içinde hissettiklerini paylaşmaları).

- Çocukların empati geliştirmesi için hikâye anlatımı veya drama etkinlikleri düzenlenmeli.

Devlet ve toplumun sorumluluğu önemli. “Gönüllü sosyal sorumluluk projeleri teşvik edilmeli”

- Okullarda sosyal ve duygusal gelişimi destekleyen rehberlik programları yaygınlaştırılmalı.

- Belediyeler, mahallelerde çocukların bir araya gelip sosyal becerilerini geliştirebileceği güvenli oyun alanları ve kültürel etkinlik merkezleri oluşturmalı.

- Çocukların ebeveynleriyle sağlıklı bağlar kurabilmesi için "ebeveyn eğitim programları" desteklenmeli.

- Sosyal medya ve dijital oyunların çocukların sosyal becerilerine etkisini dengelemek için fiziksel oyunlara ve yüz yüze etkinliklere daha fazla önem verilmeli.

- Çocukların empati ve sorumluluk kazanmasını sağlamak için gönüllü sosyal projelere katılmaları teşvik edilmeli